Aksaray Merkez
+90 506 270 86 19
+905062708619
Aksaray / Merkez

Otizm’de Doğru Bilinen Yanlışlar

Otizm’de Doğru Bilinen Yanlışlar

Son dönemde sosyal medya ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla birlikte otizmle ilgili toplumsal farkındalık artmıştır. Buna rağmen internette yayınlanan bazı yanlış yönlendiren  bilgiler ve otizmle ilgili bazı bilinmezliklerin hala varoluşu veliler için kafa karıştırıcı hatta bazen kaygı uyandırıcı olabilmektedir. Bu yazıda otizmle ilgili yanlış bilinenleri biraz da olsa aydınlatmak  hedeflenmektedir.

  Otizm spektrum bozukluğu, artık birçoğumuzun bildiği gibi doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılmaktadır

 Otizmle ilgili yürütülen araştırmalara rağmen otizm sebebi, sonuçları, olası tedaviler ve bunların etkileriyle ilgili hala birçok belirsizlik taşımaktadır.

   Görülme sıklığı nedir?

  Otizmin düşünülenden daha yaygın olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur. Dünyada 70 milyondan fazla insanın otizm spektrum bozukluğuna  sahip olduğu düşünülmektedir.2006 yılında Her 150 çocuktan 1’inde Otizm görülürken, 2012 yılında Her 88 çocuktan 1’inde Otizm görülmüştür. 2014 yılında verilen son bilgiye göre de, her 68 çocuktan 1’inde Otizm görülmektedir

 Çocuğumun Otizmli Olması Benim Suçum mu?

  Yapılan bilimsel araştırmalar otizmin sebebini tam olarak ortaya koyamasa da genetik temelli olduğuna dair bazı bulgulara ulaşılmıştır. Çocuğun otizmli olması için ailede otizmli birey olmak zorunda değildir, bebeğin döllenme sırasında ve sonrasında uğradığı genetik mutasyonlar otizme sebep olabilmektedir. Otizm çok karışık bir gen ağını etkilemektedir. Şimdiye kadar 200 ile 400 arasındaki farklı genle ilgili olabileceği tespit edilmiştir.Bu da üzerinde yapılan çalışmaları zorlaştırmaktadır.

  Otizmin anne-baba tutumlarıyla ortaya çıkamayacağı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Fakat annenin doğum sonrası dönemde yaşadığı stres, depresyon gibi faktörler çocukla güvenli bağ kurmasını etkileyebilmektedir.Bağlanma bozukluğunun sonucunda çocukta sosyal iletişimde isteksizlik, göz temasında azalma, bazen tekrarlayıcı hareketler ve geç konuşma meydana gelmektedir.Bu belirtiler otizmin belirtilerinden bazılarıyla örtüşse de, bağlanma bozukluğu terapiye otizmden çok daha hızlı cevap veren , kısa süre içerisinde dilbilişsel ve sosyal becerilerde hızlı gelişimin gözlendiği ve belirtilerin ortadan kalktığı bir durumdur.

  Yine geçmişte edinilen kesin yargılara karşın aşıların otizme sebep olmadığı kesin olarak bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.

  Birçok ailede çocuğunun fazla televizyon izlediği için otizmli olduğuna dair yanlış bir fikir yerleşmiştir. Çocuğun televizyon karşısında fazla vakit geçirmesi elbette sosyal iletişimini kısıtlayacaktır. Fakat fazla televizyon izlemek otizme yol açmaz. Otizmli çocuklar diğer çocuklara göre televizyona fazla ilgi gösterebilmektedir. Uyaran çokluğu, hareketli ve renkli animasyonlar , çocuğun iletişim kurmak için çaba göstermesine gerek olmayışı onlar için cezbedici olabilir. Yine elbette otizmli bir çocuğun da televizyon başında fazla vakit geçirmesi, sosyal becerilerini geliştirmesini engelleyecektir.

Otizmin Tedavisi Bulundu!

 Gazete ve dergilerde sık sık buna benzer haberler yayınlamaktadır. Bazı ticari çıkarları iş etiğinin önüne geçen uzmanlar da benzer söylemlerde bulunabilmektedir. Biri size 3-6 ay içerisinde çocuğunuzu iyileştiririm ya da otizmini bitiririm diyor ise, bu kişinin otizmle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığından ya da size dürüst yaklaşmadığından emin olabilirsiniz. Otizm için böyle zamansal reçeteler vermek, kesin ve net söylemlerde bulunmak doğru değildir.Çocuğun gelişimi kendi potansiyeli , ailenin desteği ve eğitim/terapi sıklığına bağlı olarak değişebilmektedir. Bu haberler ailelerin umutlarıyla oynamakta ve onları yanlış yönlendirmektedir.Otizm yaşam boyu etkileri görülen bir durumdur.

 Buna rağmen %3 ile % 25 arasındaki otizm belirtileri gösteren bireyin tanısının yıllar içerisinde ortadan kalktığı görülmüştür.Bu bireylerin çoğunlukla yüksek zekaya, iyi gelişmiş dil becerilerine ve motor becerilere sahip olduğu gözlenmiştir.

% 25 Oranında Otizmli Konuşamamaktadır.

Daha olumlu tabloların yanında otizmli bireylerin % 25 inin konuşamadığı, dilbilişsel becerilerinin yeterince gelişmediği günlük hayatını kolaylaştırıcak dil becerilerini kazanamadığı tespit edilmiştir.Bu sorunların bazı otizmlilerde yetişkinlikte de devam ettiği tespit edilmiştir.Böyle bireylere alternatif iletişim yolları öğretmek mümkün olabilmektedir.

Geniş Bir Yelpaze

 Otizmin bir spektrum bozukluğu olarak ele alınması birbirinden çok farklı özelliklere sahip otizmli bireyler olmasıdır.Daha önceki başlıklarda da fikir edinebileceğiniz gibi. Otizmli bireylerin bazıları diğerlerine nazaran daha yüksek işlevli dil becerileri ve bilişsel beceriler geliştirirken bazıları hiç konuşamamaktadır. Otizmli bireylerin belli bir yüzdesi zeka geriliğine sahipken diğer bir yüzde normal ya da üstü zeka oranına sahip olabilmektedir. Zeka testlerinde otizmli bireylerin zeka alt alanlarından biri normalin üzerindeyken (Örneğin: sayısal beceriler) diğeri normalin çok altında olabilmektedir. (örn: sözel beceriler ya da yargılama becerileri)

 Otizmli bireylerin bilindiği kadarıyla % 10 ‘u üstün yeteneklere sahip olabilmektedir. Bu bireylere Savant Otizmli denilmektedir. Savant Otizmliler dahilik düzeyinde matematik, müzik becerilerine ya da fotografik hafızaya sahip olabilmektedirler.

 Göz Teması , Nesneleri Çevirme Otizm Tanısı İçin Belirleyici midir?

 Otizmle ilgili kalıplaşmış yanlış inançlardan biri de budur. Her otizmli bir birinden farklılık gösterebilmektedir.Daha önce de söylediğimiz gibi otizm geniş bir yelpazeye sahiptir. Literatürü incelediğimde ve yıllardır edindiğim kendi vaka deneyimlerimden yola çıkmak gerekirse, bir birinden çok farklı belirtilere sahip otizmli bireylere rastladım.Bazıları yüksek sese hassasiyet gösterirken bazıları nesnelerle ritmik sesler çıkararak kendilerini uyarmaktan hoşlanabiliyor, bazıları hemen hemen hiç göz teması kurmazken bazıları 3sn ile 5 dakika arasında göz teması kurabiliyorlar.Kimilerinin acı eşiği çok yüksekken kimileri acıya karşı çok hassas olabiliyor. Otizmin semptomları kendi içinde iki ayrı uca sahip olabiliyor.

Otizm Nasıl Tedavi Edilir?

 Otizmin tedavisinde oyun terapisi, sanat terapisi, bilişsel davranışçı terapi, hareket ve dans terapisi,özel eğitim,duyu bütünleme terapisi gibi bir çok yöntem kullanılmaktadır.

 Otizmin özel eğitim ve terapötik destek dışında etkileri kesin olarak kanıtlanmış alternatif bir tedavisi yoktur.Fakat duyu bütünleme, refleksoloji, besin diyetleri gibi üzerinde bilimsel çalışmalar yapılan ve iyi etkileri olduğu düşünülen destekleyici tedaviler de uygulanmaktadır. Bunlara yönelirken risk yönetimi yapmak, olası yan etkileri gözden geçirmek, uygulayıcının uzmanlığını değerlendirmek çok önemlidir.

 Bir çok insan otizmli bireylerin spontane konuşup davranamayacağını düşünmektedir. Klasik koşullamaya varan yanlış eğitsel yaklaşımlar maalesef otizmli bireyleri mekanikleştirmektedir.Bazen acı vererek istenmeyen davranışı söndürmeye varan uygulamalar yapılmaktadır.

  Otizmli bireylere yaklaşımda amaç bireyleri komutla çalışan robotlara çevirmek değildir.Sosyal iletişimi başlatabilmeleri, kendi istek ve arzularını kendiliğinden ve özgün biçimde ifade edebilmeleridir.Bunun için güvenli ilişki kurmak çok önemlidir.Klasik koşullama, emir komutla uygulanan davranışsal yaklaşımlar hızlı yanıt verseler de bireyin kendiliğindenlik ve genelleyebilirlik özelliklerini ketleyebilmektedir. Güvenli ilişki kurmak zaman ve emek isteyen bir yaklaşım olduğundan, aileler için sabretmesi zor olsa da sonuçları birey açısından çok daha olumlu,yaşam kalitesine arttırmaya yönelik ve işlevseldir. Akademik destek ve motor beceri geliştirme eğitimleri sırasında eğitimcinin  yaklaşımı da çok önemlidir. Çocuğun öğrenme biçimine uygun yöntem geliştirme, kişisel özelliklerini dikkate alma, hem uygulayıcı hem de çocuk için süreci kolaylaştıracaktır.

 Otizmli bireyde küçük yaşlardan itibaren dış dünyaya yönelik merak uyandırmak, oyuna ilgi çekmek, oyuncaklarla işlevine uygun olarak oyun kurabilme ve hayali oyun geliştirme becerilerini kazandırmak çok önemlidir.

 Hemen Kreşe Başlatmalı mıyım?

 Birçok aile hatta bazen çocuk psikiyatristleri bile eğitimin içerisinde olmadıkları ve okulların eğitim koşullarını tam olarak bilemedikleri için aynı hataya düşebilmektedir.Elbette özel gereksinimli çocuklar için akranlarını model almak ve sosyal iletişim kurmak çok önemlidir. Fakat ikili iletişimi gelişmemiş, kalabalık ortamlarda kaygı yaşayan ve kural tanımada zorluk çeken otizmli bir çocuğu 20 kişilik bir sınıfa koyduğunuzda daha çok kendi içine çekilebilmekte, gün boyunca masanın altında ya da bir köşede kalabilmekte ya da kaygısını yatıştırmak için kompülsiyonlarını sıklaştırabilmektedir. Bu da çocuğu geliştirmekten çok geriye götürebilmektedir. Okul öncesi öğretmenleri de haklı olarak kalabalık bir sınıf içerisinde kaygılı, öfke nöbetleri olan ya da kural tanımayan çocuğa özel ilgi göstermede zorlanmaktaır.

  Bunun yerine önce terapötik yaklaşımla çocuğun başkasıyla güvenli ilişki kurması, belli kuralları tanıması, dikkat süresinin arttırılması sağlanırsa ve öncelikle küçük gruplarla ( 2-3 kişilik oyun grupları ya da terapi grupları ) ve kısa sürelerle akranlarıyla vakit geçirmeye alıştırılması sağlanırsa sonuç çok daha iyi olmaktadır.

 Böylece çocuk daha kalabalık bir sınıf ortamına geçtiğinde, buna hazırlıklı olabilmekte, etkinliklere belli ölçüde katılım göstermekte ve ihtiyaçlarını dile getirebilmektedir.

 Unutmayın, çoğu otizmli birey doğru eğitsel yaklaşım ve psikoterapiyle günlük yaşama ayak uydurabilmekte, anlamlı oyunlar oynayabilmekte , okul hayatına adapte olabilmekte, aile ve akranlarıyla bağ kurabilmektedir.

Uzm.Klinik Psk Didar BULUT/Terapi Enstitüsü / Beylikdüzü /istanbul

Sizi Arayalım

Bizimle iletişime geçmeyi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Güler yüzlü ekip üyelerimizden biri sizinle iletişime geçecektir.

    X
    Sizi Arayalım